İlk kişisel sergisini 1967’de İstanbul’da açan Türkiye’nin önemli fotoğraf sanatçılarından 86 yaşındaki İbrahim Zaman, fotoğraf çekim tekniğine ilişkin, “Fotoğraf dilinde ışığı en başa koyarım. Zaten fotoğraf çekmek, ışıkla yazmak demektir .” dedi.
Kültür, sanat, bilim, spor, siyaset ve iş dünyasının duayen isimlerini “Türkiye’nin Çınarları” projesi kapsamında fotoğraflayan Anadolu Ajansı, bu kapsamda fotoğraf sanatçısı İbrahim Zaman’ın evine misafir oldu.
Zaman, küçük yaşlarda yaz tatillerinde harçlık biriktirmek için bir fotoğrafçının yanında çırak olarak başladığını dile getirerek, “Dijital öncesi dünyada, fotoğrafçıda karanlık odayla tanıştım. Ustamın bir kağıdı ‘suya’ sokup çıkarttıktan sonra kağıtta bir şeylerin belirdiğini görünce hayretler içerisinde kaldım ve çok heyecanlandım. Nadiren gittiğimiz panayırlardaki sihirbazların yaptığı numaralara benzetmiştim. Ayaklarım yerden kesildi, kendimi sihirbaz gibi hissettim. Bu beni çok etkiledi ve bir daha bırakmadım.” dedi.
Fotoğraf bilgisini deneme yanılma yöntemiyle geliştirdiğini aktaran sanatçı, özellikle ilk gençlik yıllarında Amerikan filmlerinin afişlerini inceleyerek ışık bilgisini geliştirdiğini söyledi.
“Karanlık oda müthiş bir öğretmendir”
İbrahim Zaman, stüdyo fotoğrafçısı olarak mesleğe başladığının altını çizerek, “Karanlık oda müthiş bir öğretmendir. O yıllarda bu işlerin okulu yoktu ama karanlık oda bana çok şey öğretti. 1959 yılında sanatsal fotoğraf diye bir şeyin olduğunu öğrendim. Bundan sonra ben de daha derinlemesine ilgilenmeye başladım.” diye konuştu.
Aynı zamanda hocası olan sanatçı Hüsnü Gürsel’in bir gün kendisine “fotoğraf grubu” kurma teklifinde bulunduğundan bahseden Zaman, şöyle devam etti:
“5 kişi bir grup kurduk. Burada fotoğrafçılar olarak birbirimizi yetiştiriyor, yarışmalar düzenliyorduk. Bir gün yönetmen ve fotoğrafçı Baha Gelenbevi’yi de jüri olarak davet ettik. Bizim yarışmamız için Adapazarı’na geldi. Eserlere baktıktan sonra bizi yanına çağırdı; ‘Siz neler yapmışsınız’ dedi, ‘Ben sizi bırakmam, İstanbul’a geleceksiniz.’ diyerek bizi onurlandırdı. Sonraki aylarda İstanbul’da İstiklal Caddesinde bize bir sergi düzenledi. Hatta sergimiz hakkında bir manifesto yayınlamıştı: ‘Ey İstanbul fotoğrafçıları, gelin görün el oğlu neler yapıyor’ minvalinde bir yazı yazmıştı. Bu bizim için çok değerli bir şeydi.”
Fotoğraf çekmek, ışıkla yazmak demektir”
İbrahim Zaman Fotoğrafta en önemsediği konunun ışık olduğunu vurgulayarak, “Stüdyo çalışmalarımda ışığı gerektiği şekilde kullanarak farklı mesajlar verilebildiğini gördüm. Fotoğraf dilinde ışığı en başa koyarım. Zaten fotoğraf çekmek, ışıkla yazmak demektir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de sanat çalışmalarının giderek yükseldiğine işaret eden Zaman, “2000 yılından itibaren bizim fotoğrafımızın ciddiye alınacak kadar uygun düzeyde olduğuna inanıyorum. Ama dünya bize sıcak bakmıyor. Orada bir yenilik olmuş hemen duyuyoruz. Bizim burada sen istersen bir keşif yap, kimsenin umurunda olmuyor, itibar edilmiyor. Seyahat ettiğimde fotoğraf çekmeyi çok severim. Dünyanın neresine gidersem gideyim ilk aradığım mekanlar pazar yerleridir. Çünkü orada her çeşit insanı bulabilirsiniz. Ülkemde ise her yeri çok seviyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bir süre sonra okullardaki fotoğraf eğitimleri kapatılacak”
Zaman, çok yaygın hale gelmiş fotoğraf eğitimi konusuna da işaret ederek, “Bana göre bir süre sonra okullardaki fotoğraf eğitimleri mecburen kapatılacak. Çünkü talibi kalmayacak diye düşünüyorum. Yeni neslin anlayışı çok değişti. Bizim zamanımızda çıraklar ustasına ‘Ne öğretebilirsin?’ derdi. Şimdikiler, ‘Ne kadar vereceksin?’ diye bakıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Ulusal ve uluslararası birçok yarışmada jüri üyeliği de yapmış olan usta fotoğrafçı, yarışmaları farklı bakış açılarını tanımak açısından faydalı bulduğunu ve öğrenme iştahı olan gençler için besleyici olduğunu söyledi